Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), ilk günden, ruhunun ufkuna yürüyeceği âna kadar hep barışın temsilcisi olmuş, temas kurduğu her farklı kesimle anlaşmalar yapmış ve bunlara sonuna kadar titizlikle riayet etmiştir. Genelde barış denildiği zaman akla gelen Hudeybiye, sulh arayışının yoğun yaşandığı bir süreçtir. Efendimiz'in hayatına bütüncül bir nazarla bakıldığında O'nun, baştan sona "Sulh Peygamberi" olarak yaşadığını görürüz. Şartları itibarıyla hemen her gün farklı bir gerginliğin yaşandığı Mekke döneminde bile O (sallallahu aleyhi ve sellem), hep barışın taraftarı olmuş, gerginliği asla tasvip etmemiş ve en problemli adamlarla bile oturup konuşmuş, kapıların birer birer yüzüne kapandığı dönemlerde dahi onlarla hep konuşma zeminlerini kollamış, izzet ü ikramda bulunmuş, yemekler yedirmiş, ziyafetler tertip etmiş ve kapılarından kovmaları pahasına defalarca evlerine kadar gelmiş; yüzüne kapanan her kapının ardından onlarla yeni diyaloglar kurmayı hedeflemiştir.
Medine'ye hicretiyle birlikte muhatap olduğu iki farklı kesimle hemen bir anlaşma yapmış, dışarıdan gelmesine rağmen hem Arap hem de Yahudilerin güven ve desteğini alarak Medine'de, "barış" temelinde bir devlet kurmuştur. Hukuk blokajı üzerinde tesis edilen bu devlet, tebaa itibarıyla muhatapların hepsine sinesini açmış ve inançları özgürce yaşayabilmeyi kendi uhdesine almıştır.
ISBN 978-1-68236-756-8
SÜREYYA
9781682 367568
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), ilk günden, ruhunun ufkuna yürüyeceği âna kadar hep barışın temsilcisi olmuş, temas kurduğu her farklı kesimle anlaşmalar yapmış ve bunlara sonuna kadar titizlikle riayet etmiştir. Genelde barış denildiği zaman akla gelen Hudeybiye, sulh arayışının yoğun yaşandığı bir süreçtir. Efendimiz'in hayatına bütüncül bir nazarla bakıldığında O'nun, baştan sona "Sulh Peygamberi" olarak yaşadığını görürüz. Şartları itibarıyla hemen her gün farklı bir gerginliğin yaşandığı Mekke döneminde bile O (sallallahu aleyhi ve sellem), hep barışın taraftarı olmuş, gerginliği asla tasvip etmemiş ve en problemli adamlarla bile oturup konuşmuş, kapıların birer birer yüzüne kapandığı dönemlerde dahi onlarla hep konuşma zeminlerini kollamış, izzet ü ikramda bulunmuş, yemekler yedirmiş, ziyafetler tertip etmiş ve kapılarından kovmaları pahasına defalarca evlerine kadar gelmiş; yüzüne kapanan her kapının ardından onlarla yeni diyaloglar kurmayı hedeflemiştir.
Medine'ye hicretiyle birlikte muhatap olduğu iki farklı kesimle hemen bir anlaşma yapmış, dışarıdan gelmesine rağmen hem Arap hem de Yahudilerin güven ve desteğini alarak Medine'de, "barış" temelinde bir devlet kurmuştur. Hukuk blokajı üzerinde tesis edilen bu devlet, tebaa itibarıyla muhatapların hepsine sinesini açmış ve inançları özgürce yaşayabilmeyi kendi uhdesine almıştır.
ISBN 978-1-68236-756-8
SÜREYYA
9781682 367568