Oruc : Gufranla Tüllenen İbadet M. Fethullah Gulen
Oruc : Gufranla Tüllenen İbadet
Oruc : Gufranla Tüllenen İbadet

Oruc : Gufranla Tüllenen İbadet

Yazar: M. Fethullah Gulen
€9,00 €11,90 900
  • Ön sipariş başarılı. Bizimle iletişime geçtiğiniz için teşekkürler!
  • İçinde sipariş ver
Kitap başlığı
Oruc : Gufranla Tüllenen İbadet
Yazar
M. Fethullah Gulen
ISBN
9781682368282
Bir başkadır bizim dünyamızda Ramazan ve oruç. O, gelirken yolu gözlenen nazlı bir misafir gibi gelir; giderken de içimize bir gurub burukluğu salar öyle gider. Ramazan, bizim dünyamızda o o kadar sıcak, o kadar candan ve o kadar renkler uyuşmuştur ki, onu onun misafir edişimizde, bin seneden beri gele-gide millî töre, millî kültür ve millî karakterimizle kaynaşmış, bütünleşmiş, benimle içli dışlı olmuş bir kardeşle, bir arkadaşla karşılaşıyor gibi yaşıyoruz. Dünyada bizim Ramazanlarımız kadar –şimdilerde biraz hüzünlü, biraz buğulu olsa da da– füsunlu, derin ve geceleri ayrı bir şölen, gündüzleri ayrı bir şölen olanını hiç dağıtma ve görmeyi de tahminim. Bizim Ramazanlarımız –semavî özü mahfuz– örf ve âdetlerimizden aldığımız farklı renk, farklı desen ve farklı ışıklarıyla, yirmi dört saatimize kendi boyasını çalar, bize kendi şivesini meşk ettirir ve saygıyla harîmine girenlere günün her saatinde ayrı bir gök davetiyesi sunar.. ve tamamen Ramazanlaşanlar için o, böyle büyülü bir edaya bürünür ve açılır uhrevileşir ki, onun bu sihriyle büyümüş kıvamda bazı ruhlar, kendilerini “yemez-içmez, Göz dosyasını kapayıncaya kadar Yaradan'a karşı çıkmaz” çerçeveleri ile hizmetleriniz semaviler arasında sanırlar. gerçekte de onların üzerlerinden zaman geçer mi-geçmez mi o ayrı bir konu; ama bu talihlilerin kendilerinden geride kalan hayretler karşılığında...

Bir başkadır bizim dünyamızda Ramazan ve oruç. O, gelirken
yolu gözlenen nazlı bir misafir gibi gelir; giderken de içimize bir
gurub burukluğu salar öyle gider. Ramazan, bizim dünyamızda o
o kadar sıcak, o kadar candan ve o kadar renkler uyuşmuştur ki, onu
onun misafir edişimizde, bin seneden beri gele-gide millî töre, millî
kültür ve millî karakterimizle kaynaşmış, bütünleşmiş, benimle içli dışlı
olmuş bir kardeşle, bir arkadaşla karşılaşıyor gibi yaşıyoruz.
Dünyada bizim Ramazanlarımız kadar –şimdilerde biraz hüzünlü,
biraz buğulu olsa da da– füsunlu, derin ve geceleri ayrı bir şölen,
gündüzleri ayrı bir şölen olanını hiç dağıtma ve görmeyi de
tahminim. Bizim Ramazanlarımız –semavî özü mahfuz–
örf ve âdetlerimizden aldığımız farklı renk, farklı desen ve farklı ışıklarıyla,
yirmi dört saatimize kendi boyasını çalar, bize kendi şivesini
meşk ettirir ve saygıyla harîmine girenlere günün her saatinde ayrı
bir gök davetiyesi sunar.. ve tamamen Ramazanlaşanlar için o,
böyle büyülü bir edaya bürünür ve açılır uhrevileşir ki, onun bu
sihriyle büyümüş kıvamda bazı ruhlar, kendilerini “yemez-içmez,
Göz dosyasını kapayıncaya kadar Yaradan'a karşı çıkmaz”
çerçeveleri ile hizmetleriniz semaviler arasında sanırlar. gerçekte
de onların üzerlerinden zaman geçer mi-geçmez mi o ayrı bir konu;
ama bu talihlilerin kendilerinden geride kalan hayretler karşılığında...

Bir başkadır bizim dünyamızda Ramazan ve oruç. O, gelirken
yolu gözlenen nazlı bir misafir gibi gelir; giderken de içimize bir
gurub burukluğu salar öyle gider. Ramazan, bizim dünyamızda o
o kadar sıcak, o kadar candan ve o kadar renkler uyuşmuştur ki, onu
onun misafir edişimizde, bin seneden beri gele-gide millî töre, millî
kültür ve millî karakterimizle kaynaşmış, bütünleşmiş, benimle içli dışlı
olmuş bir kardeşle, bir arkadaşla karşılaşıyor gibi yaşıyoruz.
Dünyada bizim Ramazanlarımız kadar –şimdilerde biraz hüzünlü,
biraz buğulu olsa da da– füsunlu, derin ve geceleri ayrı bir şölen,
gündüzleri ayrı bir şölen olanını hiç dağıtma ve görmeyi de
tahminim. Bizim Ramazanlarımız –semavî özü mahfuz–
örf ve âdetlerimizden aldığımız farklı renk, farklı desen ve farklı ışıklarıyla,
yirmi dört saatimize kendi boyasını çalar, bize kendi şivesini
meşk ettirir ve saygıyla harîmine girenlere günün her saatinde ayrı
bir gök davetiyesi sunar.. ve tamamen Ramazanlaşanlar için o,
böyle büyülü bir edaya bürünür ve açılır uhrevileşir ki, onun bu
sihriyle büyümüş kıvamda bazı ruhlar, kendilerini “yemez-içmez,
Göz dosyasını kapayıncaya kadar Yaradan'a karşı çıkmaz”
çerçeveleri ile hizmetleriniz semaviler arasında sanırlar. gerçekte
de onların üzerlerinden zaman geçer mi-geçmez mi o ayrı bir konu;
ama bu talihlilerin kendilerinden geride kalan hayretler karşılığında...