Oruc : Gufranla Tüllenen İbadet
- Kategori: hepsi, Ibadet Serisi, M. Fethullah Gülen, Pırlanta
 
 Bir başkadır bizim dünyamızda Ramazan ve oruç. O, gelirken
 yolu gözlenen nazlı bir misafir gibi gelir; giderken de içimize bir
 gurub burukluğu salar öyle gider. Ramazan, bizim dünyamızda o
 o kadar sıcak, o kadar candan ve o kadar renkler uyuşmuştur ki, onu
 onun misafir edişimizde, bin seneden beri gele-gide millî töre, millî 
kültür ve millî karakterimizle kaynaşmış, bütünleşmiş, benimle içli dışlı
 olmuş bir kardeşle, bir arkadaşla karşılaşıyor gibi yaşıyoruz.
 Dünyada bizim Ramazanlarımız kadar –şimdilerde biraz hüzünlü,
 biraz buğulu olsa da da– füsunlu, derin ve geceleri ayrı bir şölen,
 gündüzleri ayrı bir şölen olanını hiç dağıtma ve görmeyi de
 tahminim. Bizim Ramazanlarımız –semavî özü mahfuz–
 örf ve âdetlerimizden aldığımız farklı renk, farklı desen ve farklı ışıklarıyla,
 yirmi dört saatimize kendi boyasını çalar, bize kendi şivesini
 meşk ettirir ve saygıyla harîmine girenlere günün her saatinde ayrı
 bir gök davetiyesi sunar.. ve tamamen Ramazanlaşanlar için o,
 böyle büyülü bir edaya bürünür ve açılır uhrevileşir ki, onun bu
 sihriyle büyümüş kıvamda bazı ruhlar, kendilerini “yemez-içmez,
 Göz dosyasını kapayıncaya kadar Yaradan'a karşı çıkmaz” 
çerçeveleri ile hizmetleriniz semaviler arasında sanırlar. gerçekte
 de onların üzerlerinden zaman geçer mi-geçmez mi o ayrı bir konu;
 ama bu talihlilerin kendilerinden geride kalan hayretler karşılığında...
 Bir başkadır bizim dünyamızda Ramazan ve oruç. O, gelirken
 yolu gözlenen nazlı bir misafir gibi gelir; giderken de içimize bir
 gurub burukluğu salar öyle gider. Ramazan, bizim dünyamızda o
 o kadar sıcak, o kadar candan ve o kadar renkler uyuşmuştur ki, onu
 onun misafir edişimizde, bin seneden beri gele-gide millî töre, millî 
kültür ve millî karakterimizle kaynaşmış, bütünleşmiş, benimle içli dışlı
 olmuş bir kardeşle, bir arkadaşla karşılaşıyor gibi yaşıyoruz.
 Dünyada bizim Ramazanlarımız kadar –şimdilerde biraz hüzünlü,
 biraz buğulu olsa da da– füsunlu, derin ve geceleri ayrı bir şölen,
 gündüzleri ayrı bir şölen olanını hiç dağıtma ve görmeyi de
 tahminim. Bizim Ramazanlarımız –semavî özü mahfuz–
 örf ve âdetlerimizden aldığımız farklı renk, farklı desen ve farklı ışıklarıyla,
 yirmi dört saatimize kendi boyasını çalar, bize kendi şivesini
 meşk ettirir ve saygıyla harîmine girenlere günün her saatinde ayrı
 bir gök davetiyesi sunar.. ve tamamen Ramazanlaşanlar için o,
 böyle büyülü bir edaya bürünür ve açılır uhrevileşir ki, onun bu
 sihriyle büyümüş kıvamda bazı ruhlar, kendilerini “yemez-içmez,
 Göz dosyasını kapayıncaya kadar Yaradan'a karşı çıkmaz” 
çerçeveleri ile hizmetleriniz semaviler arasında sanırlar. gerçekte
 de onların üzerlerinden zaman geçer mi-geçmez mi o ayrı bir konu;
 ama bu talihlilerin kendilerinden geride kalan hayretler karşılığında...
       
       
                    
                    