“Muhammed Allah'ın Resûlü'dür. O'nun beraberindeki müminler de kâfirlere karşı şiddetli olup, kendi aralarındaki ilişkilere sahiptirler. Rükû yaparken, secde ederken, Allah'tan lütuf ve rıza göstermeyi görürsün. onların alâmeti, yüzlerindeki secde izi, secde aydınlığıdır. Bunlar, Tevrat'taki sıfatları olup incil'deki meselleri şöyledir: Öyle bir ekin ki filizini çıkarmış, sonra da onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış da artık gövdesi üzerinde doğrulmuş. Öyle ki; ekicilerin hoşuna gider, kâfirleri de kızdırır. İşte böylece Allah, onlar gibi iman edip makbul ve güzel işler yapanlara bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Fetih sûresi, 48/29) “İslâm'da birinci dereceyi kazanan Muhacirler ve Ensar ile onlara güzelce tâbi olanlar yok mu? Allah'ın razı olduğu, onlarda da Allah'tan razı olanlar. Allah onların içlerinden ırmaklar akan cennetler hazırladı. Onlar, oralalara sadık kalmak üzere gireceklerdir. İşte en büyük mutluluk, en büyük başarı!” (Tevbe sûresi, 9/100) Hak Teâla, kullarının gönüllerine bakıp Kâinatın Efendisi Hazreti Muammed'i (sallallahu aleyhi ve sellem) gidip risalete münasip gördü. Ardından yine kullarının kalplerine nazar edip Fahr-i Kâinat'a münasip olan sahabeyi seçti ve İslam dininin ilk yardımcılarını, Allah'ın yüce dininin en üst düzeyde temsil edilmesi için ortaya çıktı. Bu nedenle Allah indinde, bu Müslümanların güzel gördükleri güzel, çirkin avcıları da çirkindir.
“Muhammed Allah'ın Resûlü'dür. O'nun beraberindeki müminler de kâfirlere karşı şiddetli olup, kendi aralarındaki ilişkilere sahiptirler. Rükû yaparken, secde ederken, Allah'tan lütuf ve rıza göstermeyi görürsün. onların alâmeti, yüzlerindeki secde izi, secde aydınlığıdır. Bunlar, Tevrat'taki sıfatları olup incil'deki meselleri şöyledir: Öyle bir ekin ki filizini çıkarmış, sonra da onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış da artık gövdesi üzerinde doğrulmuş. Öyle ki; ekicilerin hoşuna gider, kâfirleri de kızdırır. İşte böylece Allah, onlar gibi iman edip makbul ve güzel işler yapanlara bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Fetih sûresi, 48/29) “İslâm'da birinci dereceyi kazanan Muhacirler ve Ensar ile onlara güzelce tâbi olanlar yok mu? Allah'ın razı olduğu, onlarda da Allah'tan razı olanlar. Allah onların içlerinden ırmaklar akan cennetler hazırladı. Onlar, oralalara sadık kalmak üzere gireceklerdir. İşte en büyük mutluluk, en büyük başarı!” (Tevbe sûresi, 9/100) Hak Teâla, kullarının gönüllerine bakıp Kâinatın Efendisi Hazreti Muammed'i (sallallahu aleyhi ve sellem) gidip risalete münasip gördü. Ardından yine kullarının kalplerine nazar edip Fahr-i Kâinat'a münasip olan sahabeyi seçti ve İslam dininin ilk yardımcılarını, Allah'ın yüce dininin en üst düzeyde temsil edilmesi için ortaya çıktı. Bu nedenle Allah indinde, bu Müslümanların güzel gördükleri güzel, çirkin avcıları da çirkindir.